Brene Brown, aşağıdaki videoda, korku ve kaygı gibi olumsuz duygulardan kurtulmaya çalışırken şefkat, cesaret ve mutluluk gibi çok güçlü, olumlu duyguları da kaybettiğimizi anlatıyor. İnsan beyni, duyguları seçerek kapatamıyor. Duygulardan kaçmaya; “zayıf” ve “incinebilir” görünmemeye çalışırken mutluluğu ve cesareti de kaybediyoruz. Yaşadığımız hayalkırıklıklarıyla beraber, bizi besleyecek ve yaşam enerjisi verebilecek yeni bağlar kurmaya olan cesaretimizi de kapatıyoruz. Brown, kendisi de bu yoldan geçmiş bir araştırmacı. Önceleri istatistiği, insan doğasını sayılarla ve formüllerle tanımlayabilmeyi çok sevmiş bir araştırmacı. Sonradan da sayıların ne kadar yetersiz olduğunu, belirsizliğin dünyanın sonu değil, tam tersine cesaretin ve mutluluğa giden yolun başı olduğunu kabul etmiş ve bunu da profesyonel bir uzman desteğini alarak başarmış bir “yaralı şifacı“. Ben de ODTÜ’nün koyu pozitivist kökenine sahip bir psikoterapist olarak, nitel araştırmanın değerini 30 yaşımdan sonra öğrendiğim için Brown’a kendimi çok yakın hissediyorum. Yenilik, belirsizlik, risk almak, beklemek, olumluları görmek, şükretmek, olumsuzları görmek ve değiştirebilme gücü bulmak… Hepsi bir bütünün parçaları ve tek tek işe yaramıyor, sahte duruyorlar.
